Dr. Reşit Galip, karakteri ve devrimciliğinden ödün vermeyen bir Adamdır. 1931 sonbaharında bir gece Atatürk’ün Sofrasında Reşit Galip söz alarak, Dönemin Milli Eğitim Bakanını eleştirir ve gericilikle suçlar. Sofra gerilir ve Atatürk, Bakanı’nı zor durumda bırakan bu çıkıştan hoşlanmaz ve “Yoruldunuz, buyurun biraz istirahat edin” diyerek kibarca Reşit Galip’in sofradan ayrılmasını ister.
Bununla birlikte genç devrimcinin yılmaya niyeti yoktur. “Burası sizin değil, milletin sofrasıdır. Milletin işlerini görüşüyoruz. Burada oturmak sizin kadar, benim de hakkımdır.” der.
Ortalık buz gibi olur ve Atatürk yanındakilere dönüp “Öyleyse biz kalkalım” der. Sofradaki heyet Reşit Galip’i orada bırakıp çıkarlar.
Sonra neler olur? Bu olağanüstü sahnenin devamı daha da ibret vericidir: Reşit Galip bütün geceyi Dolmabahçe Sarayı’nda pencere kenarındaki bir koltukta geçirir.
Atatürk uyandığında Genel Sekreteri’ne Reşit Galip’i sorar. “Sabaha kadar bekledi, Ankara’ya gidecek kadar borç para istedi. 25 lira verdik” derler.
Atatürk “Ankara’ya gidecek adama 25 lira mı verilir. Bari benim hesabımdan birkaç yüz lira verseydiniz. Cebinde beş parası yok ama karakterinden hiç taviz vermiyor. Parası yok ama cesareti var” diye ekler. Ve çok geçmeden,1932 yılında 39 yaşındaki Reşit Galip Milli Eğitim Bakanlığı’na atanır.