Program deşifresi – Seslerin metine dönüştürülmüş hali
Değerli izleyiciler, gündemin sıcak başlıklarına ilişkin değerlendirmeler yapacağımız kıymetli bir konuğumuz yayınımızda bizlerle birlikte Tüketici Hakları Uzmanı Sefa Kabaalioğlu bizlerle birlikte.
Sefa bey iyi akşamlar hoş geldiniz efendim.
iyi akşamlar, iyi yayınlar teşekkür ediyorum Burak Bey
Bizler de çok teşekkür ederiz efendim. Vakit ayırdığınız için ve öncelikle efendim aslında kitabın ortasından bir soru sormak isterim şimdi Tarım ve Orman Bakanlığı uzun bir aranın ardından o tağşiş ve taklit ürünleri listesini açıkladı ve belki bir firma üzerinden şu anda birçok tartışma yaşanıyor. Ancak orada yüzlerce binlerce firma şirket bulunuyor. Efendim direkt olarak şunu soralım: Tüketicinin bu üzücü tablo karşısında araması gereken hakları nelerdir? Bu haklar nasıl aranır, nasıl elde edilir? Sizden bir dinleyelim
Burak Bey bir kere işin en başında Tüketicinin evrensel hakları var. Bu evrensel haklarından bir tanesi, Tüketicilerin sağlık ve güvenliklerinin korunması, güvenlik ve güven duyma, tazmin edilme hakkı konumuz özelinde tüketicinin evrensel hakları kapsamında bu üç maddeyi bir kere en başta söylemek isterim. Bu birincisi, ikincisi güvenli gıdaya ulaşmada hiçbir tüketicinin dahli söz konusu değildir. Bu hususu düzenleyen hükümettir gıda ve tarım üreticileridir işletmelerdir yine hükümettir. Bunun beş temel adımı var. Yine bunun dışında ticari sivil toplum kuruluşları, akademisyenler, üniversiteler, üretici ve tüketici grupları. Şimdi bu saydıklarımın hiçbirisinde tüketici yok gördüğünüz gibi ama tüketicinin evrensel hakları var. Şimdi konumuz özelinde o firma basına yansıdı. Ama ben inanıyorum ki Türkiye’de tüketicilerin, vatandaşlarımızın sağlığını tehdit eden yüzlerce, binlerce on binlerce gıda ve tarım üreticisi olduğuna inandığım firmalar var. Ben böyle inanıyorum ve denetimlerin de yeterli olmadığına inanıyorum. Şimdi sorunuzla ilgili söyleyebileceğim noktalar bunlar.
Evet Sefa Bey, o zaman şunu da soralım. Köfteci Yusuf en fazla konuşulan, tartışılan mesele haline geldi. Şu anda çok fazla vatandaşın güveni kırıldı. Ancak bu meseleyle ilgili gördüğümüz bazı hususlar var. Açmamız gereken parantezler var. Şimdi bakanlık bu firmayı ilk baş listeye alıyor. Sonra askıya alıyor, listeden çıkartıyor, ardından yeniden listeye ekliyor, vesaire vesaire ve bugün Köfteci Yusuf’tan da bir açıklama geldi: Biz böyle bir şey yapmadık. Domuz eti kullanmadık vesaire tüketiciyi rahata almak istedi. Güven kazanmak istedi. Bu açıklama ile birlikte ancak görüyoruz ki burada şeffaf olunmaması Köfteci Yusuf’un bu açıklamayı geç yapması yine bakanlığın birçok detayı açıklamaması, Tüketiciyi vatandaşlarımızı bu iki seçenek arasında arafta bıraktı. Bu noktada neler söylersiniz?
Burak Bey öncelikle yirmi yedi şubatta şubat ve Mart ayında ilgili firmanın Ankara’daki iki tane şubesinden numune alınıyor. Pişmiş dönerden ve pişmiş köfteden analize tabi tutuluyor ve bu analiz sonucunda da ürünlerde domuz eti varlığı tespit ediliyor. Bu tespit edildikten sonra firma ticari itibarını korumak için önce yürütmeyi durdurma kararı alıyor. akabinde de dava açıyor ve bu dava yani biz bu olayı bir iki gün önce öğrendik. Yani bu iş marttan beri devam edip geliyor. İlk derece mahkemesinde bu firmanın davayı kazandığı söyleniyor, ancak ilk derece mahkemesinin bu dava ile ilgili firma lehine verdiği kararın gerekçeli kararını ben ulaşamadım. Basında yer almıyor, hiçbir yerde görmedim bunu. Ancak haberlerde gördüğüm kadarıyla Tarım Bakanlığının ilk derece mahkemesinin kararına itiraz için bir üst mahkemeye gideceği söyleniyor. Şimdi bunların yaşandığı ve bunların bilindiği bir ortamda daha net bir şekilde ortada bu firmanın ürünlerinde domuz eti olduğuna dair bütün bu hususu netleşmiş kabul edemeyiz. Öncelikle çok dikkatli de konuşmamız lazım, çünkü karşımızda ikiyüzseksen tane şubesi olan on iki bin tane çalışanı olan bu firma borsaya kote değil, onun için bilanço ve gelir tablosuna programa hazırlanırken ulaşamadım. Ne derece doğru olduğunu da bilmiyorum ama bu firmanın bilanço büyüklüğünün aktif büyüklüğünün milyar dolarlar civarında olduğu söyleniyor. Bugün on iki bin tane çalışanı olan bir firmanın her birisi dört kişilik bir aileye sahip olsa kırk sekiz elli bin kişilik bir etkileşim alanı olduğunu görüyoruz ve bu çok önemli. Yani kelimelerimizi seçerken de çok dikkatli konuşmamız lazım. Ancak ben bugün firmanın yapmış olduğu açıklamayı şöyle yorumluyorum; Bence firma tabii ki bu ilk derece mahkemesinin kararını eline aldı ve bu karara istinaden bir basın açıklaması yaptığına inanıyorum.
Neden o mahkeme kararı yer almasa dahi firmanın bugünkü açıklamasında şunu söylüyor diyor ki; yeterli şahit numune almadınız o analizi yapan ve numuneleri alanlara diyor ki yeterince şahit numune almadınız. Sonuç itibariyle çıkan sonuçları bize geç bildirdiniz. Üstelik şubemize bildirmediniz genel merkeze bildirdiniz olayın oluş ve raporun çıkış tarihinden geç bildirdiğiniz için de bizim tedarik aşamasında üretim aşamasında, dağıtım aşamasında ve nihai tüketiciye ulaşım aşamasındaki o zincirlemedeki hususları kameralarla denetleyebilecek bir zamanı bize vermediniz. Onun için biz bugün bu bilgilere ulaşamıyoruz diyen açıklamalar var. Ben açıkçası bu açıklamaları ilk derece mahkemesinin kararından alınarak böyle bir kamuoyu açıklaması yapıldığına inanıyorum.
Peki Sefa Bey özür dilerim. Olayı bir tersinden de analiz etmek açısından şunu sormak isterim: Tüketici haklarını konuşuyoruz, evet bir de firma haklarını konuşalım. Diyelim ki bu köfteci Yusuf’un savunmasındaki gerekçeler vermiş olduğu örnekler doğru. O zaman ne olacak? Firmanın hakları nedir? bir itibar suikastı yapıldıysa eğer Köfteci Yusuf’a hakları nedir?
Bu firmanın biraz önce de söyledim şimdi iki yüz seksen şube on iki bin çalışan ve milyar dolarlık aktif büyüklüğüne sahip bir firmanın maliyetini düşürmek için ürettiği ürünlerin içerisinde tağşiş yapması ve bunun sonucunda da azami kar elde etmek amacı gütmesini ben bu büyüklükteki bir firma için çok büyük bir ticari risk olarak görüyorum. Bu büyüklükteki bir firmanın böyle bir ticari riski almayacağını, böyle bir ticari riske katlanmayacağına inanıyorum. Çünkü ben tüketici hakları uzmanı olduğum gibi bir finans uzmanıyım da böyle bir şirketin sahibinin ve yönetim kurulunun böyle bir maliyeti düşürmek için böyle bir riske katlanacağına inanmıyorum. Neden diyecek olursanız, bugün yine sizden program daveti aldığım zaman bu tarım alanında isim yapmış, dernek yönetim kurulu başkanlığı yapmış insanların bugünkü paylaşımlarını okuduğumda diyorlar ki domuz eti pahalı bir üründür. Yani burada da iki tane şık var. Bir tanesi çiftlik domuzu ve yaban domuzu diye ayrılıyor. Ama ne olursa olsun diyorlar ki domuz eti hatta karkasının üç yüz elli dört yüz lira olduğunu, bunun pahalı bir ürün olduğunu, bunu ürünün maliyetini düşürmek için kullanmasının da çok akla ve mantığa yatkın olmadığını söylediler. Yani bu hususları da tespit etmekte ve izleyicilerimizle paylaşmakta fayda var. Şimdi gelelim sorunuza,
Eğer bu firma bakanlığın bir üst mahkemeye gidip açacağı davayı da kazanırsa bu ondan sonrada Yargıtay’a da gidip kazanırsa elbette ki bu firmanın ticari itibarını çünkü şöyle bir vurgu yapayım tamamlayayım bugün ilgili firmanın yönetim kurulu başkanının sahibini arayıp da bu haberler çıktıktan sonra sizde ciro düşüklüğü var mı dediğinizde Burak Bey, inanıyorum ki mutlaka bu birkaç gündür ciddi bir ciro düşüklüğü olduğuna inanıyoruz. Bu ne demek? ticari kayıp demektir. Bu bir maddi tazminatı gerektirir. Bu bir somut delildir. Ben inanıyorum ki onlar zaten defter kayıtları var. Bütün hepsi zaten kayıt içi ekonomi, yani ne alırsanız alın hepsinin fişini size kesmek zorundalar, zaten kesiyor bu firma.
Yarın öbür gün Yargıtay da bunu kazandığı zaman herhalde bakanlık nezdinde ya da bu konuyu basında kendi aleyhine kullananlar nezdinde mahkemeye gidecek hem ticari manevi şahsiyeti zedelendiği için hem de maddi tazminat talebinde bulunacak ve bunu da kazanması çok yüksek ihtimal diye düşünüyorum. Çünkü mahkeme hakimi bu tip konularda eğer kazanırsa yine bir hususu ve özellikle belirteyim eğer kazanırsa mahkeme hakimi diyecek ki bu olaylar bu haberler çıkmadan evvel ciro ne kadardı ? Çıktıktan sonra ne kadar ciroya düştün, ne kadarlık ciro kaybın var? Bunun sonucunda da ne kadar kârlılık, kaybın var diye bunların tespit edilmesi normaldir. Şimdi tabi ben olaya temkinli yaklaşıyorum. Konuşmalarımdan anladığınız üzere temkinli yaklaşmamın sebebi de biraz önce söylediğim gibi henüz hukuk mücadelesi neticelenmiş değil ancak bunu da şurada bir tüketici hakları uzmanı olarak belirtmeden geçmeyeceğim, şimdi içine domuz eti katılmış bir et ürününü yiyen tüketicinin ya da vatandaşın iki tane zararı var, Burak bey bir tanesini söyleyeceğim.
Biz orada yemek yiyen bir Müslüman itikadı tam olan bir Müslüman domuz eti karıştırılmış bir ürünü yediğini düşünüyorsa, şu anda ciddi bir tedirginlik içerisinde, Neden ? diyor ki: Allah sizlere yalnız leşi kanı domuz etini, bir de Allah’tan başkası adına kesilenleri haram kıldı. Bakara suresinin ikincisi: yani leş kan, domuz eti, Allah’tan başkasının adı anılarak kesilen hayvanlar sizin için haram kılınmıştır. Maide beş Taksim üç birincisi bu. Yani itikadı tam olan bir kişi şu anda haram ve günah işlediğini düşünüyor. Bu işin bir manevi boyutu. İkincisi domuz eti insan sağlığına zararlı. yani sizden program daveti aldıktan sonra benim konum değil ben İktisat Fakültesi mezunuyum üzerine işletme masterı yaptım. Ama yaptığım araştırmada domuz etinde kükürtün yoğun olduğu stoksin diye bir maddenin yoğun olduğu, bunun sonucunda kanın kirlendiği lenflerde iltihaplanma olduğu kasta eklemde sinirlere oturduğu ve insan sağlına zarar verdiği söyleniyor. Şimdi eğer Şubat ayında şimdi bakın çok da ilginç bir şey söyleyeceğim. Aslında bununla da bağlantılı bir mesaj vereceğim Şubat ayında ve Mart ayında izleyen günlerde orada yemek yemiş bir tüketici fişlerini aldıysa ve o fişlerde de döner ve köfte yendiği yazılıyorsa bu fişlerini de bugün saklıyorsa, aradan kaç gün ne kadar geçti? Yedi ay geçti. Yedi ay içerisinde o kişinin vücudunda domuz etiyle bağlantılı bir defa yemekle olmayabilir. Ondan sonra eğer bu sürdürülebilir geliyorsa komplikasyonlar oluşacak değil mi? Eğer bunu hastaneye gidip ya da adli tıpa gidip ya da uzman görüşü alıp bilirkişi ya da uzman görüşü alıp da vücudunda domuz eti yemesine bağlı komplikasyon oluştuğunu ispat ediyorsa ve mahkemeye gidip de ben burada o tarihlerde yemek yedim diyerek fişiyle ispat ediyorsa tüketicinin de hakları var.
Şimdi bunları izah ettikten sonra diyorum ki yanlış anlaşılmamak adına eğer bu ülkede tağşiş yapan ürünlerinin maliyetini düşürmek ve aşırı kâr hırsıyla insanların sağlığına zarar veren hangi işletme varsa bugün bana bağlanmanızın altında yatan firmanın ismini zikretmeden söylüyorum. Tekrar söylüyorum bunu yapan kaç tane firma varsa bakanlık denetlemeli en ağır cezalar vermeli, o firmaları kapatmalı, zeytinyağı alıyoruz, içine kanola yağı, pamuk yağı, Ayçiçek yağı katıyoruz.
Biz dünyanın parasını öderken o firma aşırı kâr elde ediyor ama bizim sağlığımız etkileniyor. Tereyağı alıyorsunuz, içinde patates var. Kırmızı biber alıyorsunuz, içerisinde kiremit tozu var, yani hiç kimsenin hiçbir firmanın bizim sağlığımızı tehlikeye atma hakkı yoktur. Eğer bu yargıyla delil laboratuvarlarıyla akredite olmuş laboratuvarlarla uluslararası akreditasyona uğramış laboratuvarlarla tespit ediliyorsa o firmalar en ağır cezayı almalılar ve gerekiyorsa kapatmasına kadar gidebilecek bir adli yargıya da mahkum kalmalılar diyorum ama size sorularımı yanıtlarken de ifadelerimi doğru seçmeye çalıştım. Hiç kimseyi suçlamamaya ve gerçekleri ve doğruları size aktarmaya çalıştım yanlış anlaşılmayı istemiyorum. Çünkü burada çok önemli bir ticari işletmenin gelecek hayatı var. Orada çalışan insanların geleceği var. O insanların beslediği aileleri var. Elli bin kişilik bir etki alanına sahipler. Onun için tekrar söylüyorum. Yargı kararını mutlaka beklememiz yorum yapmadan ve o kurumu kötülemedim önce
Peki Sefa Bey gerçekten hassasiyetiniz çok önemli. çok teşekkür ediyoruz. Bu yaklaşımınızdan dolayı aktardıklarınız da çok kıymetliydi oldukça bilgilendik. çok teşekkür ediyoruz.
Sağ olun var olun davet ettiğiniz için ben teşekkür ediyorum. Başarılar diliyorum. İyi geceler
Evet sevgili izleyiciler. Tüketici Hakları Uzmanı Sefa Kabaalioğlu bizlerle birlikteydi. Kendisiyle bu son gelişmeleri masaya yatırdık, Çok yönlü değerlendirmeye çalıştık. Tekrar teşekkür ediyoruz.